Bir sofra düşünün, her şey var üzerinde. Ama bir tek şey unutulmuş; ekmek yok bu muhteşem sofrada.
Özellikle bizim gibi ekmeği çok tüketen ülkelerde bu manzara pek de sevilmez değil mi?
Peki ekmek ne zamandan beri baş yiyeceğimiz? Hemen hemen insanlık tarihi kadar eski ekmek... ılk çağlarda su ile ıslatılmış buğday kırmasını bir kenarda unutan insanlar, bakmışlar ki bu karışımın üzerinde gözenekler oluştu; gözenekli hamuru alıp kızgın taşlar üzerinde pişirmeyi akıl etmişler. Ekmeğin asıl şekline gelmesi, mayanın keşfiyle olmuş ve bu gelişme de M.Ö. 2600’lü yıllarda gerçekleşmiş.
Mısırlılar’dır pişirilen hamura maya katıp ekmek haline sokan. Maya, ekmeği daha yukarılara taşımış olacak ki, önceleri bir halk yemeği olan ekmek, zenginlerin de sofrasında yer almaya başlamış. Hatta soylular tarafından o kadar benimsenip rağbet görmüş ki, para yerine de geçmeye başlamış.
Mısır’dan sonra Roma’ya ve Avrupa’ya giden ekmek, çavdar unuyla yapılmış. Avrupalılar 15’inci yüzyılda başlamışlar buğdayı ekmek yapımında kullanmaya...
Ekmek üretiminin asıl evrimi, Yunanlılar tarafından gerçekleştirilmiş. Önceleri onlar da közde pişirirken, sonra bir tarafı açık ekmek fırınlarını keşfetmişler. Ve bu keşif de bugünkü fırınların temelini oluşturmuş.
Ekmek, toplumsal hayat-
taki yerini gittikçe sağlamlaş-
tırmış ve ekmek yapanlar bir süre sonra meslek odaları kurmaya başlamışlar. Hatta Galyalılar için ekmek yapmak o kadar önemli bir hâl almış ki, ekmek üreticileri bir araya gelip lonca kurmuşlar ve ekmek yapımı babadan oğula geçen ve terk edilemeyen bir meslek haline gelmiş.
Bugün belki babadan oğula geçmiyor fırıncılık ama usta-çırak ilişkisiyle öğretiliyor iyi bir fırıncı olmanın sırları...
Alıntıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder